Aşk dediğin masraflı iş. Yakalayana kadar harcadığın manevi efor, yakaladıktan sonra da maddi efora dönüşüyor.
Erkekler için biraz daha zor tabi. Hele de cicim ayı adı verilen, ilginin tavan yaptığı dönemde paralar har vurup harman savuruluyor. Yemekler, geziler, sinema, hediye, çiçek, içki falan filan.
İngiltere’de de bu konuda bir araştırma yapılmış ve bekar bir İngiliz erkeğin aşk yolunda yaklaşık olarak ne kadar para harcadığı ortaya çıkartılmış. Tabi bayanlar da bundan nasibini almış da onların da harcamaları ortaya dökülmüş.
Bu araştırmaya göre ilişkinin ilk altı ayında erkekler 1426 sterlin harcarken, kadınlar 740 sterlinde kalıyormuş. Ancak ilişki 1 yılı geçtiğinde erkekler sevdiklerine 987, kadınlar 784 sterlin harcama yapıyormuş ( Bu arada 1 sterlin yaklaşık 2.41 tl, siz hesaplayıverin artık).
Bu da kadınların ilk etapta ellerini ceplerine atmadıklarının ya da atamadıklarının, erkeklerin de sevdiklerini sahiplenmek için bir sürü parayı gözden çıkarabileceklerinin bir kanıtı.
Atmadıklarının ya da atamadıklarının diyorum çünkü bu durumdan çok memnun bir kesim olabileceği gibi, altta kalmak istemeyen ve karşısındakinin sürekli ödeme yapan taraf olmasından rahatsızlık duyanlar da var elbette.
Bir de işin ayrılık boyutu var. Habere göre ayrılık İngilizler’e yılda toplam 5 milyon sterline mal oluyormuş. Sevgililer ilişki sırasında alınan CD, cep telefonu, evcil hayvan, mücevher ve hatta arabalarını karşı tarafta bırakıyorlarmış.
Ben iki konuya da başka bir açıdan yaklaşmak istiyorum.
1. Elbette erkekler genelde daha fazla harcayan taraftır. Ya farkedilmek, güzel olabilmek için kadınların çektiklerine ne demeli. Hep söylerim güzel olmak masraflı iştir. Kuaförü, manikürü, pedikürü, kıyafeti vardır. Üstelik hadi diyelim ilişki başladı, erkek tarafını cezbetmeye devam edebilmek için maksimum güzellik sürdürülmelidir, yoksa erkek başka çıtırlara kaçıverir. Bu da bakım eşittir masraf anlamına gelir.
2. Gelelim ayrılığa.... Evet alınan eşyalar fazla çirkeflik yapılmadığı müddetçe karşı tarafta bırakılabilir. Güzel günlerin hatrına. Peki ayrılık sonrası travma geçiren tarafın iyileşme sürecine ne demeli. Kendini tatlıya vurma, alın size yiyecek masrafı. Çok şişmanlama sonucu diyetisyen masrafı. Saç baş yaptırmak da bunalım döneminin vazgeçilmezidir. Abuk subuk alışveriş turları. Ağır vakalarda psikolog...
Bu böyle uzar gider...Masrafları bu kadar sınırlı düşünmemek lazım. Bir de bunun küsmesi var, doğumgünleri, yıldönümleri, aydönümleri ( iyice abartanlarda hafta dönümü bile olabilir) , sevgililer günü de var. Yani ilişkiler de o günler bu günler bitmez hiç. İki tarafın da sağlam bir sevgili bütçesi olması lazım, hem iyi gün hem de kötü gün için...:)