Kadınların en çok bayıldığı, tarihin gelmiş geçmiş en klasik üç şeyini sayalım.
Çikolata..
Çantalar..
Veee tabii ki ayakkabılar.
Sporu, babeti, topuklusu, çizmesi, sivri burunlusu, yüksek tabanlısı, parmak arası olanı, ucuzu, pahalısı...
Bu liste böyle uzar gider.
Mesela bir kadının asla yeterli ayakkabısı yoktur. Hep ihtiyacı vardır bir çiftine daha.
Çok beğenildiği zaman verilen paraya o kadar bakılmaz.
İçimde kalacağına dolabımda dursun denir.
Haa bir de bir ayakkabı ne kadar acıtırsa acıtsın, eğer güzel duruyorsa, bu giymek için yeterlidir. Ayağınızda oluşan ve bir süre sonra yer eden yaralar çok da önemli değildir, hatta şıklığın yanında nedir ki zaten.
Şimdi ayakkabılar kadınların takıntısı olmalarının yanında,yeni ve bambaşka bir boyut kazandı son günlerde.
Son senelerde iki kere ve şimdi yine manşetlere düştü.
Şu ayaklarla ayakkabılar da nelere kadirmiş dedirtti insana.
Haksız mıyım?
Önce Bush’un kafasına fırlatınlarla başlayalım. Fırlatan gazeteci resmen efsane isim oldu. Iraklı kızlar için yeni bir çift ayakkabı kadar arzu nesnesi haline geldi, fenomene dönüştü.
Çünkü o şekilde bir ortamda bu hareketi yaparak cesaret, çılgınlık, dolayısıyla da ortaya karışık, değişik bir kahramanlık örneği gösterdi. Bush da alaycılıkla karşılamış durumu, ne geniş adam....
Tam bu haber almış başını giderken, biricik THY’mızın biricik genel müdürünün hac dönüşü plastik terlikli
görüntüleriyle başbaşa kaldık.
Ne desek bilemedik. Bu sefer kafaya atılan bir çift ayakkabı yok ama, hepimizin başından aşağı dökülen kaynar sular var.
Evet rahat, evet sıcak yerden gelmiş, evet belki rahatsız ama ne bileyim, ben bu görüntüyü kafamda bir yerlere koyamadım. Dünya çapındaki şirketlerimizden birinin CEO’sunu bu şekilde görünce tuhafıma gidiyor. Sebep her ne olursa olsun, çözüm bu olmamalıydı diye düşünüyorum.
Şimdilerde de Tayyip Erdoğan' a atılan ayakkabı olayı dillerde...
Ama bir de asıl şunu düşünüyorum.... Ey ayakkabılar, biz sizi sadece kadınların saplantısı sanarken, siz asıl daha büyük kalabalıkları peşinizden sürükleyebiliyormuşsunuz. İyi ya da kötü bir şekilde. Yine de helal olsun.
Herkese iyi bir hafta sonu...