İnsanın her istediği hemen olamıyor maalesef. Bu konuya paralel olarak da sabır diye bir kavram gelişmiş. Yani olmasını istediğin şeyin gerçekleşmesini beklerken şikayet etmeden, umudu kaybetmeden beklemek sabır göstermek oluyor.
Aslında ailelerimizin bizi yetiştirirken en fazla dikkat ettikleri noktalardandır sabırlı olmak. Ama onlar bize sabırlı olmayı öğretmeye çalışırken, aynı zamanda da her istediklerimizi yaptıkları için tam sabırlı olmayı beceremiyoruz. Bu durum doyumsuzluğu ve buna bağlı mutsuzluğu getiriyor. (Ufak bir örnek verecek olursam, bir yerde bir şey beğendiğinizde onu ne yapıp edip en kısa sürede almadan içiniz rahat ediyor mu??? Parayı bulup buluşturup koşa koşa almaya gitmiyor musunuz??? Üstelik nesiller değiştikçe bu sabırsızlığa bağlı doyumsuzluk oranı iyice artıyor. Örneğin ben lisedeki halimle, bugünkü liseli profilini karşılaştırdığımda aramızdaki inanılmaz farklılıkları görüyorum ve bizden çok daha şımarık olduklarını farkediyorum. Ama aradan geçen sadece 8 senelik bir süre. Parantezim çok uzun oldu, kapatayım artık....)
Neyse, insanın gençlik döneminde zaten her şey bir şekilde güllük gülistanlık gidiyor. Sorumsuz öğrencilik dönemi, çılgın gençlik günleri bitince bir anda hayatla yüz yüze kalınca insan bocalıyor. Çünkü kendi kendimize yarattığımız o ufacık fanus birazcık çatlıyor ve yavaş yavaş hayatın zorlukları birer birer içine sızmaya başlıyor.
Artık yetişkin sayılıyor olduğundan herkes sizden bir şeyler beklerken, siz de elbette bir şeyler beklemeye başlıyorsunuz. Belki bu hayatın getireceği sorumluluklara hazır hissediyorsunuz kendinizi ama belki bir işiniz yok.
Bakalım ne olur bu sürede??? Sabırla iş beklersiniz, beklersiniz. Peki bu bekleme süreci nasıl geçer? Belli aralıklarla “Ben bir şey olamayacağım, hep işsiz kalacağım, olmuyor işte, olmuuyoorrr!!!” tipinde hezeyanlar geçirerek gözyaşlarına boğulursunuz.
Ama işte buna sabretmek değil, bunalıma girmek denir. Asıl sabır, insanın bu süreci kendi kendini yiyip bitirmeden ve kendine inancını yitirmeden geçirebilmesidir. Zaten çoğu zaman o kadar eften püften şeylere üzülüp kafayı takıyoruz ki geçip kaybolan şeyleri farkedemiyoruz bile.Oysa sabretmeyi öğrenebilsek, eminim güzellikleri görüp bunları yaşama fırsatı yakalayabiliriz.
Ben açıkçası sabırsız bir insandım, her an her şey çabucak olsun diye bakardım. Ama büyüdüm artık birazcık. Her şeyin bir zamanı olduğuna, gelecekte bir yerlerde bizi güzelliklerin beklediğine iyice inanmaya başladım. Beklentilerim için sabır gösterdim, ve her şey göründüğünden çok daha kolay oldu. Son bir sabır olayım kaldı, o da sabır taşımı çatlatmadan gerçekleşirse rahata ereceğim. Zaten ya sabır taşı çatlayacak, ya ben:)
HÜP NOT: Sabrın sonu selamettir, sabreden derviş muradına ermiş kalıpları da bu konuda söylenmiş özlü sözlerimizdendir. Değinmeden geçmeyeyim dedim.