Sunday, September 27, 2009

BİR BAYRAM ÇEŞİTLEMESİ


Hepinizin geçmiş bayramı kutlu olsun. Herkesin mutlu ve güzel bir bayram geçirmiş olduğunu umuyorum. Çok şükür benimki de güzel geçti. Ama bu bayram benim için, her zamankinden biraz daha farklıydı. Her bayram ziyaret ettiğimden daha fazla yere gittim. Bu vesileyle de, bir bayramın evli çiftler için nasıl olabileceğini bizzat yaşamış olduk. Geçen bayram tatilde olduğumuz için pek anlamamıştık. Bu bayrama kısmetmiş, en sonunda gerçekten evli olduğumuzu anladık:) Bu kadar zaman aklınız nerdeydi diyebilirsiniz ama çift olarak iki tarafın da büyüklerini ziyaret edip, her sofrada yemek yiyip, yeni gelin yeni damat olarak el üstünde tutulunca, bir anda evli olduğunuzu anlıyorsunuz. İş güç falan filan derken, zaten hep birlikte olduğunuz arkadaşlarınızla görüşürken bunu farketmek çok mümkün değil. Hala flört ediyormuşsunuz gibi geliyor. Ama bayramlar bunu tekrar hatırlamak için birebir. Bir de bayramların bu konu dışında olmazsa olmazları var. Tabii ki trafik ve ehliyeti nereden aldıklarını merak ettiğim bir insan sürüsü. Ah ah eski bayramlar diyebilecek kadar yaşlı olmasam da eskiden durumun şu zamanki gibi olmadığını da hatırlayabilecek yaştayım. Eskiden bir yerden bir yere gitmek neden bu kadar zaman alıyor, neden bu kadar çok araba var, ne refah ülkeyiz ki hepimiz dört teker üzerindeyiz, merak etmemek mümkün değil. Gidilen yer en sevdiklerinizin evi olsa da, gidene kadar bir posta sinir stres oluyorsunuz. Kendinize tam geliyorsunuz, bu sefer de geri dönüş yolu. O yüzden her şey süper, hele de iyice kalabalık bir aile olunca daha çok hissediyorsunuz o günün mutlu olunması, keyfinin çıkarılması gereken bir gün olduğunu. Hoş bir de eve gelince mutfağınızın, apartmanda barbekü yapılmasının ne densiz bir hareket olduğunu tahmin edemeyip, barbekü yapmazsa midesinin rahat etmediği garip üst komşunun ızgara etlerinin dumanıyla dolduğunu görmek de ayrı bir bayram keyfi olsa gerek. Onlar homini gırtlak pişirdiklerini lüpletirken, mutfakta iki dakika nefes alamadığınız için; duman sizden mi geliyor ve herşey yolunda mı diye sorunca aldığınız cevap, kusura bakmayın yerine herkes yakıyor zaten olunca, insanın da bayramlık ağzını açası geliyor ama sabretmek lazım. Bir daha barbekü damarının patlamayacağını ümit ediyoruz, bu sefer bayrama denk gelmeyebilir çünkü:)

Wednesday, September 23, 2009

SAVAŞ MEYDANI


Müttefik falan değiliz. Aynı yola baş koymadık. Ya da yanlış oldu, belki aynı yola baş koyduk da, bu yolda bir diğer amacımız da birbirimizin başını ezmek. Hedef belki aynı, ya da birileri hedefleriyle o kadar kafayı bozmuş durumda ki, herkesin derdinin aynı olduğunu zannediyor. Bu hedef tabii ki bir erkek, ve konumuz ona ulaşmak için yırtınan hemcinslerim. Hedefe kitlenmiş olmalarına saygı duyuyor ve önlerinde eğiliyorum ama mahalle yellozu modeli bir hale gelmek de komik kaçıyor. Hele de yaşını başını almış, kariyer kadınlarına hiç mi hiç yakışmıyor. Erkeklerin gözünde gülünç duruma düşmenin yanısıra, aynı zamanda diş bilediği kadınları da güldürdükleriyle kalıyorlar. Bana kalırsa artık liselilerin bile taktiği olmayan, çünkü liseliler hepimizden profesyonel, parmakla gösterme, laf atma, alaylı gülüşler, uzun uzun süzme bakışları falan süzülen ya da sinirlendirilmeye çalışılan insanın kadının daha kıymetli hissetmesine neden oluyor. Bir insanı en çok sinir eden şeyin kaale alınmamak olduğunu unutuyorlar maalesef. Bir de bu tipler ayrıca enteresan ki, kaale alınmadıkça daha çok kudurup daha çok saçmalamaya başlıyorlar. Hep söylerim... Bir kadının en büyük düşmanı:
1. Kendisidir.

2. Diğer kadınlardır.

Yani erkeklerde düşmanlık falan aramak yersiz. Erkekler düz mantıkla yaratılmışlardır, kadınlar da uçsuz bucaksız entrika yeteneğiyle. Hadi diyelim iki kadın aynı hedef uğruna uğraşıp didiniyor. İkisi de çocuğun ağzına düşüyor, ve hatta atışıp o senin değil benim kavgası yapıyorlar. Yanlış şurada, o çocuk ikinizle de olmadığına göre kafanızı daha fazla yormaya gerek yok. Hedef değiştirme zamanı gelmiştir. Kendisi için kavga edildiğini bilmek bir erkeği kendini daha da bir bulunmaz hint kumaşı zannetirir. Düşünsenize iki kadının bir erkek için tartıştığını ve erkeğinde bunu izlediğini... Adeta gladyatör dövüşü. Erkek de kral. Oh ya insan ne ister. Ben de bir yerden iki erkeğin benim aşkımdan birbirini yediğini görsem ben de havalanırım valla.Sonra neden erkekler kendilerini bu kadar bir halt sanıyorlar diye ağlasın sivri zeka kızlarımız. Nerede ele geçirilemeyen bir erkek görürseniz, şöyle bir yakın çevresine bakın. Birbirinin kuyusunu kazarken, aslında erkeği iyice havaya sokup kendi kuyusunu da kazdığını farketmeyen bir dolu kız göreceksiniz. Bir erkek kendisi uğruna gladyatör dövüşü yapan gladyatörleri değil, kendisinin uğruna savaşacağı kızı seçecektir. Siz hala itişedurun...

Thursday, September 10, 2009

İNSANİ AÇILIM LÜTFEN


Sel felaketi dengemi bozdu. Allah’a şükür hiç bir alakam yok ama izlediklerim, okuduklarım beni dehşete düşürdü. Düştüğüm yerden çıkamıyorum iki gündür. Nasıl olur diyorum.
Yaşadığım şehrin diğer ucundaki insanlar pisi pisine ölüyor. Devletten gelen en makul açıklama derelerin intikamı. Onların başkanlığı döneminde ( 15 sene önce) sanki aynı dere intikam almamış gibi. Korku filmi gibi değil mi bu açıklama: Derelerin İntikamı. Periyodik olarak yayınlanıyor. Ama sinemalarda değil, gerçek hayatın ta kendisinde.
Bir yandan tek bildiği lale dikmek olan, ama İstanbul ahalisinin seçmekten yorulmadığı belediye başkanı. O da tabi iklim değişikliğine atıyor topu.
Valimiz var, şeker mi şeker!!! Herşeye çok hakim kendisi! Yağmalanmadık bir şey kalmamışken, yağmalama yok diyor.
Bir de din kardeşlerimiz var. Oruç tutmadıkları için böyle felaket oldu diyenler, herkes topluyor ben de aldım diye yağmalamasına kılıf uyduranlar. Milletin rızkını çalanlar, yola dağılan av tüfeklerini sırıta sırıta sırtlananlar. Zonguldak'tan yardım yerine sırf yağma için minibüs kaldıranlar.
Internetteki gazetelerde yağmalama haberlerinin altına aşağıdaki yorumları yazanlar (Aynen alıntıdır-http://www.sabah.com.tr/yorum/oku/2009/09/09/ikitellide_yagma?totalCount=21&page=2 . Benim bildiğim yer basıp mal çalmaya bildiğin hırsızlık, haydutluk deniyor ama Nejat Ali abimizin bakış açısı değişik. Bir de yardakçısı var toplumumuz helal-haram bilirmiş. Ya bizim millet için haram olan helal zaten, sap sürüsü)
Nejat Ali Coşkun
09.09.2009 14:17:48
Yağma,sahipli bir yeri basarak malları taşımakla olur.100 lerce metreye saçılmış olanları toplayarak değil.

alieris
09.09.2009 15:09:27
Nejat ali coşkun kardeşim...iyi demişsiniz...hakka harama dikkat eden bir toplumuz..bencede yağma değil..yardım sandığı konulsa ilk gene bu insanlar mağdurlara yardım..eder..sapla samanı karıştırmayalım.


İşçi kadıncağızları camsız servisle yolculuk yaptıranlar.
Ben artık bu insanlarla aynı havayı soluyor, aynı gökyüzünü paylaşıyor, aynı ırk ve dine sahip olmaktan utanıyorum. Onlar Müslümansa ben değilim, onlar Türkse ben değilim.
Kimse kusura bakmasın, normal ülkelerde olmaz bunlar. Hani bizim milletimiz bunları nasıl yapıyor diyoruz ya, galiba acı gerçek şu: Bizim milletimizin özü işte bu.. Sel suları geçtikten sonra arta kalanlar. Yağmacılar, şekilci müslümanlar, suçu başkasına atanlar, uyanıklar, hırsızlar, beleşçiler.
Bizim gibiler de azınlık. Gün gelir insanca yaşamak için bizler için de bir insani açılım yaparlar mı acaba? Çünkü belli ki ne aynı ırktanız ne de aynı dinden.

Friday, September 4, 2009

SÜPERSONİK 316 KARDEŞLİĞİ

Orkid bir özel günler araştırması yapmış.
Gazetelerin birinde de bu araştırmadan yola çıkarak bir test hazırlamışlar. Ne o kendimizi tanıyacakmışız.
Yok sonuçlar makul çıksa laf etmeyeceğim, ama ya bu sorunlara cevap verenler başka bir gezegende yaşıyor sanırsam. Ya da neye cevap verdiklerinin farkında değilller. Bilemeyeceğim. Zaten topu topu 316 kişiymiş, yok kesin başka bir evrenden bunlar.
Şimdi satır satır gidelim. Bak ne zamandır da yazamamıştım, iyi oldu:) Biraz uzun olacak ama okuyan hanımlarım, okuyun da eğlenin. Bu arada SANILANIN AKSİNE, BİLİNENİN AKSİNE ifadeleri benim değildir, haberden birebir alıntıdır. Yani her cevapta bir aksi düşünce varlığı belirtilmiş, aksi değil de doğru düşünce desek:)
Soru 1) Özel günler ile ilgili en yaygın inanış sizce hangisi?
a. Tüm kadınlar özel günlerinde duygu dalgalanması yaşar.
b. Tüm kadınlar özel günlerinde bol, rahat giysiler giymeyi tercih eder.
c. Tüm kadınlar özel günlerinde cilt sorunları yaşar.
d. Özel günlerinde kadınlar kilo almaya meyillidirler.
e. Hepsi
Doğru cevap (e) yani hepsiymiş. Zaten 316 arkadaşla tek ortak yanıtımız bu.

Soru 2) Hangi ifade Türkiye’de kadınların büyük bir çoğunluğunun regl döneminde hissiyatlarını ifade eder?
a. Daha yavaş hareket ederler, evden çıkmak istemezler.
b. Normalden farklı hissetmezler.
c. Yakın arkadaşlarıyla daha çok zaman geçirirler.
d. Daha kadınsı ve seksi hissederler.
Doğru cevap (b) yani normalden farklı hissetmezler olacakmış. Şahsen benim cevabım A, uzun yıllardır o dönemde hiiççç normal hissetmedim şahsen. Resmen anormallik nöbeti geçiriyorum ben. Neymiş araştırma, Türk kadınlarının yarıya yakınının regl döneminde normalden farklı hissetmediklerini gösteriyormuş. Bu Türk kadınları nerede alooo, benim bugüne kadar tanıdığım kadınların ya hiçbiri kadın değil ya da Türk değil.

Soru 3) Kadınların çoğunluğu özel günlerinde şımartıcı yiyeceklere yönelir.
a. Evet
b. Hayır
Kesinlikle, büyük harflerle EVET. Resmen anormal derecede iştahım açılıyor, çikolata tabletleri gözümün önünde raksediyor. Ama araştırmanın doğru cevabı ne: B, yani hayır. Açıklama da şu: Yaygın inanışın aksine kadınların çoğunluğu (yüzde 89) özel günlerinde dondurma gibi şımartıcı yiyeceklere yönelmiyormuş. Aman da ne hoş.

Soru 4) Kadınlar özel günlerini aşağıdakilerden hangisiyle özdeşleştirir?
a. Daha aktif ve sosyal olmak
b. Sağlıklı besinler almak
c. Daha güçlü ve özgüvenli hissetmek
d. Daha iyimser olmak
e. Hiçbiri
f. Hepsi
Benim cevabım bu şıklar arasında yok. Ben bitap hissediyorum mesela, yorgun, ve yorganın altından çıkası olmayan. Ama bizim 316 supersonik arkadaşlar HEPSİ demiş. Sanılanlar da hep yanlış be kardeşim. Araştırma sonuçları Türkiye’de kadınların, özel günlerini sanıldığı kadar kötü algılamadıklarını ortaya koyuyormuş. Bazı kadınlar regl döneminde sosyal aktivitelerde bulunmayı seviyormuş, bazıları sağlıklı yiyeceklere yöneliyormuş veya işyerinde daha iyimser olabiliyormuşşşş. İşyerine gidip daha iyimser olan arkadaşın elini öpmek istiyorum. Benim benim tanıdığım kadınların hepsi o günlerin resmi tatil olması görüşünde nedense!!!

Soru 5) Kadınlar özel günlerinde nasıl davranır?
a. Davranışlarını değiştirmez.
b. Bu dönemi daha kolay geçirmek için özel çaba gösterir.
c. Daha dengeli olmaya özen gösterir.
d. Hepsi
e. Hiçbiri
Yine bir yanlış cevapla karşınızdayım. Ben mesela daha dengeli olmaya çalışıyorum. Çünkü ömür törpüsü oluyorum ve kocamgille ayda bir kere kavga ederiz, onun da ne zamana geldiğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Yani davranışlarımı değiştirmek için kendimi zorlamam gerekiyor. Ama doğru cevap Hepsi. Bilinenin aksine, araştırma, Türkiye’de kadınların yüzde 65’inin özel günlerinde davranışlarını değiştirmediğini gösteriyormuş.

Soru 6) Aşağıdakilerden hangisi, yiyecekle regl arasındaki ilişkiyi doğru ifade eder?
a. Kadınlar regl olduklarında yemeğe düşkün olurlar ve devamlı açmış gibi hissederler.
b. Regl sırasında pek yiyecek düşünmez, her zamanki gibi yemeye özen gösterirler.
c. Hiçbiri
Benim cevabım yine yanlış. Ben diyorum ki A. Ama doğru cevap B. İnanışlara göre regl olmak genellikle aşermek ve fazla yemekle özdeşleştirilir. Ancak Orkid Özel Günler araştırması, kadınların yüzde 53’ünün regl sırasında yiyeceklere özel bir ilgi duymadığını ve normal yemeye özen gösterdiğini ortaya koymuş. Teşekkürler Orkid Özel Günler Araştırması.

Soru 7) Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye’de kadınların regl döneminde nasıl makyaj yaptığını doğru ifade eder?
a. Sivilceleri kapatmak için daha çok makyaj yaparlar.
b. İçlerinden gelmediği için daha az makyaj yaparlar.
c. Normal makyaj alışkanlıklarının dışına çıkmazlar.
Benim içimden gelmiyor mesela. Ama doğru cevap bu değil, doğru cevap C. Özel günler makyajın arkasına sığınma zamanı olarak algılansa da, kadınların yüzde 70’i bu dönemde makyaj alışkanlıklarını değiştirmediğini söylemiş. Gerçekten inanılır gibi değil. Bir de rüküşlüğe değinselerdi. Mesela o dönemde aldığım hiçbir şeyi , aklım başına gelince beğenmem, bir de acayip rüküş olabiliyorum. Ama bizim 316 atlı böyle değildir herhalde.

Soru 8) Sizce kadınların çoğunluğu özel günlerini oturup enerji toplamak için uygun bir zaman olarak mı görüyor?
a. Evet
b. Hayır
Evet, oturmak gerekiyor çünkü adım atacak hal olmuyor. Belin, başın, karnın ağrıyor. Oturunca enerji toplamış oluyorsun ister istemez. Amaaaa doğru cevap Hayır. Bilinenin aksine, Türkiye’de kadınların yüzde 63’ü bu dönemde oturup dinlenmek yerine; hayatlarını her zamanki gibi sürdürmeyi, aktif yaşamaya devam etmeyi ve kadın olmanın tadını her daim çıkarmayı tercih ediyormuş.
Şimdi cevap verin bakalım, bu araştırmaya katılan 316 kadınla ne zaman tanışıyoruz? Şahsen ben varlıklarından şüpheliyim, ama varsa böyle bir grup tecrübelerinden faydalanmak, ve o dönemde aldıkları şüphe götürmez olan ağrı kesici ve enerji ilaçlarının adını öğrenmek istiyorum:)))
Related Posts with Thumbnails