Saturday, June 23, 2012

BAHAR ÖZEL, YAZ GÜZEL


Yaz geliyor ya şimdi, ben iki haftada bir bahar geldi, yaz gelecek, güneş var, neşe doluyor insan yazıları yazmadan duramam.
Bu seneki geleneksel bahar yazılarım kapsamında da bu hafta köşemi bahara ve yaza hoşgeldine ayırmaya karar verdim.
Yazımı üç bölüme ayıracağım:

1) Güzel havalardan faydalanıp gidilebilecek yerler.

2) Ee haliyle bahar aşkları

3) Hıdrellez

İlk olarak güzel havalardan faydalanma konusuyla başlayalım. Bir parça güneş görünce insan bir anda gezme planları yapmaya başlıyor birden. Nereye gitsek, bu güzel havada eve kapanmayalım deniyor.
Doğa açısında zengin bir ilde yaşıyor da olsak, tesis olarak çok zengin olduğumuz söylenemez. Ya da bir yerler var da benim haberim yok. Bu da mümkün. Aklım bir karış havada, etrafla ilgilenmez gibi dolaştığım için yeni nereler açılmış pek haberim olmaz. Bazen bizim buralarda açılmış yerleri tesadüfen internette görüyorum da “Aaa burası bizim oralarda mı açılmış, hiç duymadım” diyorum.
Çevre beldelerde pek adı sanı duyulmayan ama İstanbullular’ın akın ettiği bir kaç tesis okumuştum bir aralar.
Hafta sonu geldi. Acaba ne yapılabilir?
Kerpe tarafı var öncelikle. Eskiden insanın içini dışına çıkaran virajlı bir yolu vardı. Neyse ki yeni yolu yapıldı da, son bir kaç senedir insan gitmeye tasa çekmiyor. Ama bizim yazlığımız orada olduğundan ve neredeyse kendimi bildim bileli oraya gittiğimizden son bir kaç sezondur gezme tercihlerimin oldukça alt sıralarında yer alıyor. Ayda yılda bir gidiyorum denebilir ki bu gitmeyişlerime yaz ayları da dahil. Benim kişisel yorumlarımı bir kenara bırakırsak Kerpe, Kefken bu mevsimde pek hoş olur. Ne çok tenha, ne çok kalabalık. Haftasonu gezileri için ideal.
Bir de Sapanca var. Göl kıyısında keyifli bir kaç mekan var. Hiç mekan olmasa çimlere serilmek bile yeter bence.
Değirmendere- Karamürsel - Yalova tarafları iyidir de nedense diğer bahsettiğim seçeneklere göre biraz daha fazla şehirleşmiş olduğundan bana o kadar da cazip gelmiyor.
Uzak seçeneklere gelince: İlk tercihim Polonezköy. Tavsiye edilir. Bir sürü kendin pişir kendin ye var. Hepsinde tahta masalar, çimlerde renkli minderler, istediğin kadar mangallık nevale alıp kendin pişirip tahta masalarda köy ekmeği eşliğinde yiyebiliyorsunuz. Biraz kalabalık olur ama çimlerde yürüyüp, biraz aşağıda ufak bir orman gezintisi yapmak için değer derim.
Ağva’ya gelince… Açıkçası çok niyetlenip hala gitmediğim bir yer. Bu ara televizyonda ve nereye gitmeli tipinde haberlerde çokça rastlıyorum. Birçok dizinin bazı sahneleri orada çekilmiş. İzleyince tam bahar gezmesi için ideal mevki demekten kendimi alamamıştım. En kısa zamanda orayı bir görmek istiyorum.

Şimdi de bahar aşkları….. Önceki bahar yazılarımda da bahsetmiştim. Bahar havası gelince insanların hormonlarında değişiklikler olduğu için aşık olmaya daha elverişli hale geliyormuş. Alın size gazetede okuduğum tıbbi bir açıklama: ''Göze çarpan güneş ışınları normalde arka kısımda yer alan göz çaprazı denilen bölgeye ulaşır. Sonra da beyne gider. Göz çaprazındaki sinir hücreleri bu ışınların gelişine göre iç saat denilen sistemi oluşturur. Vücudun yapmaya alıştığı şeyleri adeta kayıt altına alan bu sistem belli dönemler geldiğinde vücudu uyarır. İç saat böylece mevsimlere göre vücudu kontrol altına alır. Bahar döneminde fazlaca ortaya çıkan aşk dürtüsünün, mevsimsel döngünün üreme işlevi ile ilgili olmasından kaynaklanır'.
Gördüğünüz gibi her şeyin suçlusu güneç ışınlar. Aşkını kışın bulanlar ne olacak peki? Güneş ışını gözüne çarpmadan aşık olanlar da var sonuçta. Peki bunlar ne olacak? Kimileri gözlerine giren güneşten etkilenmeden yürüdükleri yolda devam edecek, kimileri de güneşi zorla gözlerine gözlerine sokacaklar. Orasını bilemiyorum. Ama yine de hali hazırda aşık olanların illa ah gözüme güneş geldi, ben aşık olmalıyım diye havaya girmelerine gerek yok derim ben. Zaten içleri kıpır kıpır, daha fazla kıpırdanmaya ne gerek var.
Ve gelelim baharın vazgeçilmezi hıdrelleze. Hıdrellez dedik o da geçti ... Ben yine isteklerimi bir güzel toparlayıp camın önüne çizdim. O istekler oradan silindikçe gerçekleşir diye bir rivayet var ama, bizde her temizlikte camların önü bezle silindiği için ben bu rivayeti pek ciddiye alamıyorum. Her ne kadar batıl da olsa hıdrellezin insana tuhaf bir coşku verdiği de bir gerçek. Gül ağacına bağlanan niyet dolu keseler falan pek eğlenceli....
Bu bahar -yaza özel yazım da böylece burada bitiyor. Umarım yaz aylarından, güneşten, çiçeklerden, böceklerden bahsetmeden bir kaç hafta geçirebilirm. Yoksa en sonunda benim baharımdan herkese fenalık gelecek. İyi bir hafta sonu ve iyi bir yaz:)

Related Posts with Thumbnails