Monday, June 15, 2009

DAMARDAN !...


Damar şarkı olmanın gerekleri nedir? Bağırtan, süründüren, orana burana jilet attıran şarkı mıdır damar şarkı? Yoksa belki de hiç çaktırmadan, bazen oynatırken içini cız ettiren, gönül tellerini titretenler mi? Aslında Müslüm Gürses' in şarkıları mı damardır, Sezen Aksu' nunkiler mi?Geçenlerde gazetelerden biri böyle bir anket yapmış. Belki de iyice arabeskleşen milletimizden Müslüm cevabı çıkması beklenirdi ama hiç de öyle olmamış. Sezen Aksu açık ara önde ipi göğüslemiş. Hala 25 senelik parçalarla hepimizi ağlatabiliyorsa ya da coşturabiliyorsa ipi göğüslemesi normal değil mi? Yaşadığımız herşeyi o ya da bu şekilde bu kadının şarkılarında bulabiliyor muyuz? Evet bulabiliyoruz. Bu nasıl bir şeydir ki, 70 milyona, yani her kesimden, farklı farklı ortamlarda büyümüş, farklı aşklar, farklı ilişkiler yaşayan bir sürü insana aynı anda hitap edilebiliyor? Hala ağlatabiliyor... Hem de avaz avaz değil, biraz daha derinden. Gece yatağa yattığınızda kimseyi rahatsız etmeden, sadece kendi kendinize yastığı ıslatarak o kadar. Ne azı, ne fazlası. Karşınızdakine mutlu zamanınızda da kötü zamanlarınızda da söylemek isteyip de söyleyemediğiniz her şeyi şarkılarında cümle cümle söylüyor. Belki de siz bu kadar kuramazdınız cümleleri. Güzel bir gününüzde hareketli bir şarkısını, kötü bir gününüzde de içli bir parçasını. Ama ilişkilerin her noktasında bir Sezen kokusu var. Bizden bir önceki nesil için de geçerli bu, bizden bir sonraki nesil için de. Hala ben de onun şarkılarını sevmeye devam edeceğim, benden daha küçük olanlar da aynı şekilde kendilerini bu şarkılarla ifade etmeye devam edecekler. Bu Müslüm kötü demek değil, sadece damar olmak acıdan kıvranmak, acıların çocuğu olmak değil. Damardan şarkı yapabilmek iyi günde de, kötü günde de dinlenebilecek şarkı yapabilmek demek gibi geliyor bana hepsi bu.

Related Posts with Thumbnails