Tuesday, October 6, 2009

BİR CUMARTESİ HİKAYESİ

İzlediğim bir sürü dizi var.
Bir sürü de film.
Ama hiçbirinin üzerinde çok durmam. Çok beğensem bile bir süre sonra unuturum gider.
Hatta bir filmden çok etkilensem de, hani ağlasam falan sonunda ( ki sık sık olur bu:) yine de maksimum bir saat sonra geçer etkisi.
Ama " Becoming Jane " filminden resmen yedim şamarı.
Geçen Cumartesi baktık hava kapalı, hiç evden çıkasımız yok, hadi bir film izleyelim dedik. Ve Becoming Jane’ i ( Aşkın Kitabı)koyduk. İngiliz edebiyatının romantik yazarı Jane Austen’ ın hayatının sinemaya uyarlanmış hali.
Ben yakın geçmişte bir filmin beni bu kadar sarstığını hatırlamıyorum. Bırakın sonunda ağlatmayı, bütün gün mutsuz gezdim, Jane’ i düşünüp düşünüp boğazıma düğümlenen ağlama krizleriyle mücadele ettim.
Kocamgil sıkıldı zaten yarısında, bıraktı izlemeyi. Ben dur ne olacak acaba derken aldım ağzımın payını. Film bitti, ben bütün gün gelemedim kendime, aksiliğim ve mutsuzluğumla kocamgile de kök söktürdüm. Saatler sonra yaa ben anlamadım sana ne oldu diye yüzüncü soruşunda itiraf ettim film yüzünden olduğunu. Aldığım cevap ‘ Hadi ya, çok sıkıldım ben, sen neresine üzüldün ki! ’ oldu; Venüs ve Mars , anlarsınız ya!...
Film şahane, ama o kitapları yazan kadının gerçek hayatı ki ahh!.. kahpe kader dedirtti bana. Jane’ in dirayeti, fedakarlığı, aptallık geldi feda ettiği şeylere baktığımda. Tekrar izlememek için kendimi zor tutuyorum ama yok izlemeyeceğim. Kalbim sıkıştı resmen. Hele bir de gerçeklik payı olduğu düşünülürse... Yani gerçek hayattan uyarlama olmadığını bilsem belki bu kadar sersemlemezdim. Çok da anlatıp spoiler olmak istemiyorum, yürekliyseniz seyredin diyorum:) Yine de Aşkın Kitabına bi bakmak isterseniz...TıkTık:
HüpNot: Bu arada Anne Hatteway çok başarılı bir oyuncu, iyice emin oldum. Bu arada James McAvoy da genç kızların yeni keşfi olabilir:)
Related Posts with Thumbnails