Monday, December 7, 2015

ÇİZGİ DIŞI

Benim çok sık düşündüğüm bir şey var. Bilmem belki kimilerinize tuhaf gelebilir. Ne mi? Şöyle anlatayım:
Bir tiyatrodayım mesela, sahnede son derece dramatik bir oyun sergileniyor. Salondaki kalabalık insan topluluğu dikkatini tamamen sahneye vermiş. Sahnedeki oyunu ne kadar beğenirsem beğeneyim, içimin sıkılmaması imkansızdır. Mutlaka oyunun bir evresinde afagan basma saatim gelir. O anda kafamdaki tek şey o salonu hafiften birbirine katmaktır. Kimsenin aklına bile gelmeyeceği bir anda yerimden fırladığımı, bir çığlık kopardığımı, ya da oyun devam ederken sahnenin kenarına gidip sahneye çıkmaya kalkıştığımı düşünürüm. İnsanların tepkisi ne olur ki diye düşünmekten de kendimi alıkoyamam.
Bu illaki tiyatro olmak zorunda değil tabi. Ciddi bir konferans da bende bu çeşit taşkınlık duygularını uyandırmak için uygun bir mekan olacaktır.
Asla eyleme dökeceğim davranışlar olmadığını biliyorum, zaten düşüncem huzur kaçırmak da değil. Benim bu tuhaf düşüncelere dalmamın sebebi çok sıkılmanın yanısıra, herkesin hiç farklılık göstermeden tek bir noktaya odaklanmaları. Neden bu kadar insan aynı şeye bakıyor, neden kimse farklı tepki göstermiyor, oyunu herkes mi bu kadar beğendi, ya da konferansta bir canlılık var da ben mi farkedemiyorum gibi garip hisler.
Ama eminim çoğu insanda da ucundan azıcık vardır tekdüzeliğe karşı çıkmak, sıradan olmak istememek gibi düşünceler.
Kimi çok cesurdur hayatın akışına bir dur der ve hayatın aktığı yönü değiştirmeyi başarır, kimi de bu kadar cesur değildir hayatın akışına kendini bırakır, bu akışa ne kadar isyanı olsa da iş buna bir dur demeye gelince kılını bile kıpırdatmaz.
Diyorum ya amaç oyunu bozmak, çığlık atmak değil. Böyle düşünmek sadece insanın kafasında yapmak istediklerini ve bunların sonuçlarını analiz etme yöntemi. Hadi canım, çok sıkıldığınız herhangi bir yerde, sıkıntıdan patlayıp bir feryat ayağa fırlayıp orayı herkesin orayı terkettiğinden farklı terketmek istemediniz mi? Kandırmayın beni...:)
Related Posts with Thumbnails