Tuesday, March 10, 2009

AĞLATMAK TEHLİKELİDİR


Ağlamak güçsüzlük belirtisi midir? Değildir. Ağlamak gülmenin tam tersi değil mi? Evet... Çok ağlayan güçsüz de, çok gülen güçlü mü? O da değil. Hatta kimi zaman çok güler yüzlü olan insanların içindeki sıkıntıları dışına vurmak yerine bunu belli etmeden yaşamayı tercih eden insanlar olduklarını da görüyoruz. Ağlamak da öyle işte. İçi dışı bir olan insanların kendini ifade etme biçimlerinden biri. Kadınlar daha çok ağlar doğru ama neden ağlar? Kalbi acıdığı için ağlar bir kadın. Artık kalbi kırıklık kontenjanını çoktan doldurduysa ağlar. Evet belki herkese ağlamaz. Belki de o kadar ağladığının hiç kimse farkında değildir. Onu en yakından izleyen, gözyaşlarıyla bire bir muhattap olan cebindeki mendiliyle, yatağındaki yastığıdır. İki dakika önce telefonda şen şakrak konuşan, bütün gün iş yerinde kakara kikiri yapan bir kadının evinden adımını attığı anda gözyaşlarına boğulmadığının garantisini kim verebilir? Ama tüm bunlar onun zayıflığından değil, artık bıçaklar kalbinde saplanacak yer bulamadığından olur. Haa kadın sonra unutur mu bunları, asla unutmaz. Sadece gözyaşları biraz kuruduktan sonra saplanmaya hazırlanan diğer bıçaklar için usulca yer açar. Ama her seferinde bu yerleri bir sonraki saplanmanın etkisi az olsun biraz daha korumaya alır. Elinden geldiğince tabi. Çok ağlayan kadın güçlüdür yani, hep kuyruğu dik tutar, belki biraz hüzünlüdür ama diğer insanlara herşeyi geride bıraktığı imajını çok rahat çizer. Zaten ağlamaktan yoruldu anda da, gerçekten de herşeyi geride bırakır. İşte tam o anda uğruna ağladığı şeyler gittikleri yerden dönerler belki, ama çok geç değil midir artık? Dağılan birinin toparlanması zordur evet ama bir kere toparlanmış biri de kendini isteyerek bir daha zor dağıtır. O yüzden ağlatmayın kimseyi.. Sonra dönecek yüzünüz olmaz. Hadi oldu diyelim de yüzsüzlüğünüze bakacak birini de bulamayabilirsiniz.
Related Posts with Thumbnails