Thursday, August 6, 2009

KENDİNE SEYİRCİ


İsteyerek ya da istemeyerek at gözlükleri bir zaman mutlaka takılıyor. Sadece tek bir yönü görmek, durumu fazla geniş açıyla düşünememek, biraz da sabit fikirli olmak. İnsan sadece kendi de takmıyor bu gözlükleri, takıp bir de etrafındakileri de etkiliyor. Yani nereye varmaya çalışıyorum... Bir dönem yaşadıklarınızı bu gözlüklerle değerlendirdiğinizde çok fazla şey ıskalanıyor. Aradan aylar geçip tarafsız gözle bakmaya başladığınızda ancak o olayların neden olduğunu ve belki de siz farklı davranmış olsaydınız bugün herşeyin çok farklı olabileceğini görüyorsunuz. Aniden gelişmiş olaylara karşı bu şekilde yaklaşılıyor. Ama bence biraz daha tehlikelisi var. Bazı şeyleri içindeyken farkedememek, yani rutininizi doğru görememek. Rutinden, geyik muhabbetinden, şakalardan ibaret olduğunu sandığınız şeyler, esas büyük bomba patladığında anlam kazanmaya başlıyor çünkü. Birisinin hiç de önemsemediğiniz, ya da onun da şaka yaptığını düşünüp dalgaya vurduğunuz şeyler, acı kapıyı çalınca bir bir yüzünüze vurmaya başlıyor. Aaaa demek böyle düşünüyormuş, ben bunu nasıl daha önce farkedemedim sorusunu kendinize soruyorsunuz. Nasıl daha önce farkedebilirdiniz ki zaten? İşin içindesiniz. İçinde olduğunuz bir şeylere tarafsız gözle bakmak çok zor. Ama işte galiba biraz bakmak gerekiyor. Mevcut döngüden çıkıp, hadi biraz da dışarıdan neler döndüğüne bir bakayım demek gerekiyor. Çünkü ancak o zaman içerideki dönen olayları farkedebiliyorsunuz. İçerdeki oyuncuları onlardan biri olmadan değerlendirip, durumu daha net algılmaya başlıyorsunuz. Hayatta galiba oyuncu olmak kadar kendine seyirci olmak da lazım. Ben de gariptir bunu yeni anladım...

Related Posts with Thumbnails