Monday, February 2, 2009

YANLARI KAÇIRMAK




Her gün aynı yollardan geçiyoruz işe ve eve gitmek için. Hatta alışverişe ya da dolaşmaya giderken geçtiğimiz yollar da. Nedense her geçişte yeni bir yer görüyorsunuz. Bir pastane, bir eczane, iş değişikliği yapıldığı için yenilenen dükkanlar… Her gün yeni bir yer açılıp, eskiden kalanlar da tek tek kaybolduğu için aslında bu hıza yetişmek de çok zor. Ama en kötüsü de bilmem kaç yıldır orada olan bir mağazayı yeni farketmek, üstüne üstlük bunu dükkan sahibine söylemek, ve yeni olmadığını öğrenince utanmak. Annemin de dükkanı var benim, “Aaaa hep buradan geçerim ama, bu dükkanı ilk kez görüyorum” diyenlere çok gülerdim. Her gün geçen insan o kadar senedir hiç mi görmez diye. Çünkü dükkan 23 yıldır orada. Ama aynı şeyi ben de yapınca, çok olağan bir durum olarak görmeye başladım.Özellikle de evimin yakınıda ilk kez alışveriş yaptığım bir parfümeriye sorduğum “Yeni açıldınız galiba, hayırlı olsun” sorusuna, “Burası 30 yıldır var” cevabını alınca…Demek olabiliyormuş. Herhalde algıda seçicilikle, bir şekilde filtreliyoruz bazı şeyleri kafamızda. Hiç yokmuş sanıyoruz. Bir de hep yolun yanlarındaki değil, ilerisindekini hedefliyoruz. Bir de dükkan sahibi tarafı var. O kadar senedir orada olup, hala kendisini farketmeyen birilerinin olması dükkan sahibi için hem çok sinir, hem de gülünç. Belli ki, çoğumuz bakmakla görme arasındaki farkı tam oturtamıyor. Baktığını görmüyor, dolayısıyla sonradan hatırlamıyor. Dükkan işi bir örnek işte. Yolun ilerisine bakmaktan, yanındakilerin fırsatı kaçıyor. Herkesin biraz daha bakmaktan çok görmek odaklı olsa daha iyi sanki. Bakıp görmemektense, bakarken görmeyi öğrenmek. Yoksa daha ne dükkanlar kaçırılır her gün geçtiğiniz yolda da, bakar köre çıkıverir adınız:)
Related Posts with Thumbnails