Sunday, March 15, 2009

YE YE YE



Ben küçükken TRT’de bir program vardı. Daha doğrusu program değil de, hani bilgilendiren ve nasihatlerde bulunan kısa yayınlar. Bunlardan bir tanesi “Bir alışveriş, bir de fiş” idi. Yapılan alışverişlerin ardından mutlaka fiş alınması gerektiğine ve bunu bir vatandaşlık görevi olduğuna dikkati çekerdi. Bir diğeri ise vergi vermenin önemini anlatan “Ödediğiniz her vergi size yol, su, elektrik olarak geri dönecektir” filmciği idi. Çok net hatırlayamıyorum aslında, ama sanırım köprüler, barajlar yani kısacası büyük yatırımlar falan gösteriliyordu. Ardından da “İcraatın İçinden” çıkarak Özal kurulurdu ekrana. İktidarlarında gerçekleştirdikleri ve gerçekleştirecekleri yatırımlarından bahsederdi. Çocukluğum böyle geçti gitti. Devlete verilen her verginin bana mutlaka bir hizmetle geri döneceğini sanırdım. Ama maalesef bu inancımı yitireli çok zaman oluyor. Sanırım bir türlü tamamlanamayan yolları, hala var olduğunu duyduğum elektriksiz köyleri duydukça da bu inançsızlığım artıyor. Eskiden vergisini kaçırana tü kaka gözüyle bakılırken, şimdi paraları hortumlarıyla hüp diye içine çekenler krallar gibi yaşıyor. Banknot sayılarını benim küçük dimağımın alamadığı miktarlarda parayı cebe indiren nice nice banka patronlarını, gazete ve televizyon sahipleri, bürokratlar, politikicaların yavruları periyodik aralıklarla medyada görünce, bunlar el üstünde tutulunca içim daha çok bulanıyor. Acaba vergisini vermek için çalışan insanların ödediklerine mi yanalım, yoksa kriz yüzünden işsiz kalan bir sürü insana mı? Paraları arsızca götüren bu yüzsüzleri gördükçe aklıma Susam Sokağı geliyor. Orada bir kurabiye canavarı vardı. Kurabiyeyi o kadar çok severdi ki, ellerine sığmayıp taşan kurabiyeleri boğulma pahasına ağzına tıkar da tıkardı. Bu kurabiyeleri kimse alamazdı elinden. Ben kurabiye canavarına bayılırım orası ayrııı, ama yine de bu para yiyicileri ona benzetmekten kendimi alamıyorum. Ellerine avuçlarına sığdıramadıkları paraları doymak bilmeyen bir iştahla yiyorlar da bir türlü boğulmak bilmiyorlar. Aslında bu konular gayet bilindik, ve artık beylik konuşmaların baş malzemesi olan konulardır. Peki niye yazdım? Çünkü her ay bordromda vergi hanesinde gördüğüm rakamla maaşımı karşılaştırdığım zaman fena oluyorum. Belki gerçekten ödediğim vergiyle bir yolun tamamlandığına, bir okulun yapıldığına, bir hastanın tedavi masraflarının karşılandığına emin olsam içim rahat olacak, üstelik de bir katkım olduğu için kendimle de gurur duyacağım . Bir yol asfaltının bir kısmında, yerini bilmediğim bir okuldaki bir sırada ya da bir hastanın iyileşmesini sağlayacak bir kutu ilaçta ufacık da olsa bir katkım olduğu için bordrodaki vergi hanesine bakınca sinir olmayacağım. Ama maalesef bana öyle geliyor ki, hepimizin kendini paralamasının sonucu, birilerinin ceplerine gidiyor. Kaçarı yok:(
Related Posts with Thumbnails